Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim Ana Bilim Kolu Lideri Doç. Dr. Selman Tunay Kamer, öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına yerleşmek için hafta sonu kıymetli bir imtihanına gireceğini hatırlattı.
Öğrencilerin son günlerini dikkatli geçirmesi gerektiğini vurgulayan Kamer, “Çünkü bir yıllık emeğin karşılığı son günlerde yapılan yanlışlardan ötürü kaybedilebiliyor. Bu yüzden son günler kıymetli.” dedi.
Öğrencilerin yavaş yavaş çalışmayı bırakması gerektiğini belirten Kamer,
Belki son denemeler çözülebilir fakat yeni bir bahse başlanmaması değerli. Mevcut çıkmış sorular gözden geçirilebilir ancak bu da bir denemeyi geçmeyecek halde yapılmalı. Veliler, çocuklarının âlâ bir gelecek sahibi olması için uygun bir üniversite kazanmasını istek ediyorlar. Çocuklarına küçüklüğünden itibaren ellerinden geldiğince takviye veriyorlar lakin bazen farkında olmadan yanlışlık yapılabiliyor.
diye konuştu.
Çocukların telaş ve gerilim düzeyinin yükselmemesi gerektiğine işaret eden Kamer,
Özellikle imtihana çok yakın devirlerde çocukların dert ve gerilimleri üst düzeye çıkıyor. Hatta, ‘Hiçbir şey bilmiyorum’ kanısına kapılıyorlar fakat bu çok olağan. Birçok şeyi bir yıl içinde aslında öğreniyorlar. Ebeveynler de panik oluyor. ‘Çocuklar sanki başarılı olacak mı, istediği mesleklere yönlenebilecek mi, bir yıllık emeğin karşılığını alabilecek mi?’ diye dert tertibi artıyor. Bu panik ve tasa sistemi çocuğa da bulaşıyor. Panik ve tasalarınızı çocuğa yansıtmayın.
ifadelerini kullandı.
“Sınav sabahı kahvaltısı, olağanda nasıl besleniyorlarsa o denli olmalı”
Kamer, çocukların rutininin bozulmaması gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
Çocuklar olağan uyku ve beslenme alışkanlığını sürdürmeli. Dışarıda yemek yememeli, mideleri bozulabilir. Spor yapmayı önermiyoruz ancak yürüyüş yapabilirler. Arkadaşlarıyla bir ortaya gelebilirler lakin imtihan konuşmamalarını öneriyoruz. Olağanda nasıl besleniyorlarsa imtihan sabahı da kahvaltıyı buna uygun devam ettirmeleri gerekiyor. Çocuk imtihana girecek diye anne, baba, dede, nine, teyze ve dayılar çocuğun başarılı olması için telkinde bulunuyor. İster istemez çocuk üzerinde, ‘Sınavda başarısız olursam onlara mahcup olur muyum, onların emeklerine karşılık veremez miyim?’ kanısıyla tasa ve gerilim artıyor. Bu cins konuşmalardan son günlerde uzak olmak lazım.
Sınava girecek öğrenciyle ailelerin vedalaşırken dozunu ayarlaması gerektiğini anlatan Kamer,
Sınava çocuğu ebeveynler götürüyor. Bu çok olağan bir davranış. Meskende kalanlar çocuğu imtihana, güya askere uğurlarmış yahut savaşa gidiyormuşçasına vedalaşma ritüelleriyle gönderiyorlar. Bu, çocuğun imtihana ait manasını artırıyor. Bunun kesinlikle kazanılması gereken, vefat kalım savaşı üzere algılamasına neden oluyor. ‘Hakkını helal et, sen başaracaksın’ üzere cümleler çocuğun başarısız olmasına neden oluyor. Bu çeşit vedalaşma ritüellerini mutlaka yapmayın. Bu imtihan ne zekayı ölçüyor ne vefat kalım savaşı. Bunun alternatifleri var. Bu yıl istediği bir üniversiteye yerleşemezse gelecek yıl başarabiliyor. Aileler, kendi gençliğiyle bugünü kıyaslamasın.
diye konuştu.
Kamer, öğrencilerin yıl boyunca nasıl soru çözme stratejisi geliştirdiyse imtihanda da bunu yapmaları gerektiğini, yeni bir strateji denemenin yanlış olacağını kaydetti.
