Şaşıracaksınız fakat yabancı medyanın yeni kabineye bakışı aşağıdaki örneklerde de görüldüğü üzere pek olumlu. O derece ki, daha evvelki bakanları doğuşçu, yenileri ise daha ölçülü buluyorlar. Bilhassa Sayın Şimşek’in Maliye Bakanı olması büyük övgü alıyor. Artık içtenler mi, yoksa yenilgiyi bizim muhalefetten daha evvel kabullendikleri için mi bilinmez, genelde olumlu ileti veriyorlar. Yabancı medyayı yakından takip eden arkadaşımın yolladığı şu 3 paragrafı sizlerle de paylaşmak istiyorum:
“Türkiye’nin yeni Dışişleri Bakanı Hakan Fidan jeopolitik aktivizminin baş mimarlarından birisi ve Türkiye’nin istihbarat, güvenlik ve dış siyaset ekosisteminin ilişki noktasını dönüştüren güçlü bir eski istihbarat şefi. Yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasa dostu Merrill Lynch eski ekonomisti. Her ikisi de memleketler arası mevkidaşlarıyla yakın mesai münasebetleri olan tecrübeli ve saygın isimler. Ekonomik geçmişi olan bir öteki tecrübeli isim ise Cevdet Yılmaz Cumhurbaşkanı Yardımcılığı vazifesini üstlenecek.” (İngiltere, Chatham House Niyet Kuruluşu, 5 Haziran, 2023)
“Uluslararası yatırımcılar, saygın ve tecrübeli siyaset yapan Mehmet Şimşek’in Türkiye Maliye Bakanlığının başına dönmesini memnuniyetle karşıladı ve bu atamanın ülkeyi mali uçurumdan uzaklaştıracak bir yetkiyle birlikte geleceğini umuyor.” (Reuters, 5 Haziran, 2023)
“Uzun yıllar Maliye Bakanlığı Yapan Mehmet Şimşek’in dönüşü Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır ekonomik krizden çıkış yolu bulacağına dair beklentileri artırıyor.” (Stern, 5 Haziran, 2023)
Peki, yeni kabinenin Türkiye için manası ne? Herhalde Sayın Cumhurbaşkanı bu kabineyi Batı “aferin” desin diye kurmadı.
Neden daha evvel daha sert hükümetler gerekti de artık biraz daha “rahatız”?
Bunun için başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ulusal Savunma Bakanı Hulusi Akar, MİT Lideri Hakan Fidan ve olağan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan oluşan Mükemmel Ekibin Türkiye tarihindeki yerini anlamak lazım. Olağan ulusal güç ve savunma siyasetinin kurulmasına öncülük eden öteki hiçbir isimi unutmadan… Zira bu grup, liderleri önderliğinde bir tarih yazdı.
Bu takım, muhtemelen Türkiye’yi Cumhuriyet tarihinin en problemli devrinden muvaffakiyet ile geçirmiş takımdır. Son 50 yılın en büyük atakları bu periyotta yapılmıştır.
FETÖ bu takım ile yenildi.
PKK bu takım ile bitirildi.
Vesayet bu takım ile geriletildi.
Suriye’ye karşı duruşumuz bu takım ile netleşti.
Enerjide ve savunmada en güçlü “yerli ve milli” adımlar bu takım ile atıldı.
Savunma sanayi birinci sefer bu devirde “artıya” geçti.
Deyim yerindeyse bu takım ile Türkiye “level atladı”
Kalkınmaya yönelik kalıcı bir altyapı kuruldu.
Şimdi ise artık bu seviyeyi sürdürecek bir takıma gereksinim var.
Türkiye artık farklı bir yerde.
Bu seviyeyi korumak için gerekli yeni kadroyu da Kaptan bu biçimde belirledi.
O Kaptan ki çok uzun yoldan geldi fakat 1994’ten beri gemiyi her türlü fırtınada limana yanaştırmayı bildi.
Çünkü bilirsiniz “Kimse senin dalgalarla nasıl boğuştuğuna bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğine bakar.”
Bunca sene içerisinde hiçbir vakit masayı yumruklayıp “Burdayım be burdayım!” diye bağırması gerekmedi, zira orada olduğunu herkes her vakit biliyordu.
Bütün bunlardan daha kıymetlisi bu on yıl içerisinde geri dönülmez formda yerli ve ulusal düşünen takımlar oluştu, “biz adam olmayızcılar” sütre gerisine çekildi. İnsanımıza bir inanç geldi.
Kendine inanan ve güvenen bir gençlik oluştu.
Bir daha kimse bizi “biz yapamayız” öğrenilmiş çaresizliğine döndüremez.
Asıl büyük kazanım da işte budur.
Yeni devir hepimize güzel olsun.
@kalemciler
