Seçim öncesi alanda tekrar hareketlilik yaşanıyor.
Milyonlar, 28 Mayıs’ta tekrar oy vererek ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verecek ya da CHP Önderi Kemal Kılıçdaroğlu’nu seçecek.
İlk çeşidi açık orta farkla önde tamamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci cinse tekrar yüksek moralle girecek.
Bu süreçte Cumhur İttifakı olarak tekrar vatandaşlarla bir ortaya geliniyor.
Bugün de ittifak önderlerinin durağı Sivas oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan evvel alanda konuşma yapan MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, seçime yönelik kıymetli bildiriler verdi.
“17 kez koalisyon hükümeti kurulmuş hepsinin ömrü 1-2 yıl olmuş”
Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devam etmesi gerektiğine de değinen Bahçeli, şu tabirleri kullandı:
Türkiye’de 1946’da çok partili demokrasiye geçildi. O günden bu güne geçen 70 yıllık devir içerisinde 17 koalisyon hükümeti kurulmuş, bu hükümetlerin ömrü kısa olmuş, 5-6 siya parti iktidarı görülmüş ama Türkiye’nin hiçbir toplumsal ve ekonomik sorunu çözülmediği üzere Türkiye’nin başına musallat olan iç ve dış güçlere karşı da milletçe durulamamıştır. Yani, parlamenter sisteme tekrar dönelim diye mevcut sistemi eleştirenlere sesleniyorum. Bu kadar ağır bir felaketin yaşandığı periyotta şu an için kalkıp, 17 kez koalisyon hükümeti kurulmuş hepsinin ömrü 1-2 yıl olmuş, bu türlü bir yapıyla mı bu sorunların altından kalkılabilecek. Artık bunun bir örneğini daima birlikte görüyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi seçimlerinin 2. çeşidini yaşarken kimi siyasi partiler bir ortaya geldiler, kimisi ittifak kurdu, kimisi öbür yollara tevessül etti. Sonuç itibariyle 6’lı bir masa oluşturdular.
“Terör örgütünün uzantılarıyla yeni yapay masalar oluşturmaya çalıştılar”
Bu 6’lı masa 1.5 yıl toplandı bir tane Cumhurbaşkanı adayı belirlemekte başarılı olamadı. Sonunda bir isim üzerinde mutabakata vardıklarını söylediler lakin masa alttan üstten çatladı, bir grup PKK terör örgütünün uzantılarıyla da bir ortada yeni yeni yapay masalar oluşturmaya çalıştılar. Artık Sivaslılara soruyorum. 1.5 yıl bir ortaya geldiniz. Her akşam bir yemek yediniz. Yediğiniz yemeklerde ne yediğinizi millete söylemediniz lakin milletin karşısına geçip palavrayla dolanla ortalığı karıştırıp, patatesten, soğandan, domatesten bahsedip pahalılıkları istismar ettiniz. Sonuç itibariyle bir tane adayı bulamadınız. En sonunda bir karara vardınız. Bugün bu adayla yarışa giriyorsunuz. Bu yedi partiden oluşan, yarın Meclis’te nasıl temsil edileceği muhakkak olmayan, idarede istikrar yerine paydaşlar üreten, makamlar dağıtanlarla Türkiye’nin bugün ki ekonomik problemlerini aşmak mümkün gözükmüyor.
“Televizyona çıktığın vakit bu milletle alay etme”
Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nu siyaset üretemeyip noktanın gerisine sığınmakla suçlayarak, şöle devam etti:
Bir de moda oldu; ‘Şunu şunu yapacağım nokta.’ Ne demek nokta, noktanın ötesi nedir neden söyleyemiyorsun? Nokta, yani diyorsun ki ben adayım Kemal Kılıçdaroğlu ismini kullanıyorum nokta. Pekala noktadan sonra ki Kılıçdaroğlu kim? Ne yapacak bu noktadan sonra? Bu noktanın ünlemi var ancak bu noktanın virgülü yok. Nokta var demek ünlemi de beraberinde getirmek demektir. Yedi tane ünlem ver sonunda da bir nokta. Yedi noktanın içerisinde Meclis’te bir sürü parti var ancak nokta yalnızca ve yalnızca Kemal Kılıçdaroğlu. Kemal Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıktığında ne yapacağını anlat, anlatamıyorsan kendini kurtarmak için noktaya saklanma, noktanın altına gizlenme. Televizyona çıktığın vakit bu milletle alay etme. Meskenleri fiyatsız yapacakmışsın. Palavra dolan, fasulye nohut. Bunlardan bahsediyorsun son cümlen ne? Nokta. Noktalı siyaset olmaz.
